Wednesday, December 24, 2014

Cennete gidelim mi?


`Burası kışın çok soğuk, cehennemde sıcak bir köşe yapmışlar. Gidelim mi?` dedi kız arkadaşına. `Peki Cennete ne oldu? Hani hep oraya derdin` diye yanıtladı arkadaşı. Kız önce güldü, ardından da `Kışın orası sıcak olmaz ki` dedi. İçindeki fırtınaları gülüşüne saklayarak.

2010 senesinde şehirlerarası otobüs yolculuğu yaparken izlediği bir filmden fırlayıp kızın hayatının tam ortasına düşüvermiş ve o gün bu gündür en çok sevdiği sözcük oluvermişmişlerdi: Cennete gidelim mi?




Hep mutlu, etraftaki kahkahalar ve gülücükleri ağır çekime alır gibi uzunca ve içten izleyen birisiydi. Etrafda kimsecikler olmazken bile kendi kendinin neşe kaynağı olabiliyordu. İnsanları mutlu etmeyi severdi. Bunu kendisine görev edinmemişti tabii, sadece öylesine o an için mutlu etmeyi seçmişti diyelim ve hayatı hep o anlardan oluşuyordu. İnsanların üzüldüğü sıradan şeylere hiç bir zaman üzülmezdi, bilakis, nasıl olup da bu kadar önemsiz ayrıntıların insan hayatının bu kadar merkezine taşındığını düşününce şaşırırdı.

Tabii her insan gibi garip huyları da vardı konu kahramanımızın. Mesela arkadaşlarının cep telefonlarına diğer arkadaşlarından gelen çağrıları cevaplama gibi. Telefonun öbür ucundakı kişileri `Ah ne iyi ettin aramakla canım arkadaşım` diyerek şaşırtmakdan, öbür tarafın da durumu kurtarmak için sanki gerçekten de bilerek onu aramış gibi yapmasını dinlemekten ve sonda `şaka yaptım bilmem kimin telefonuydu ben açtım` deyip iki tarafı da kahkahaya boğmaktan zevk alırdı. Ha bir de durup dururken arkadaşlarına `cennete gidelim mi` diye sorması da bir diğer garip yanıydı.

Bu gün ilk kez cehenneme gitsem mi diye geçirmişdi aklından.
Ben sormaya korktum, belki yazımı okursa cevaplar diye de bu yazıyı yazdım.

24 Aralık 2014

No comments:

Post a Comment