Sunday, December 6, 2015

Çay üstüne üç nokta

Ders çalışmam gerekiyor, ama ne mümkün. Ruhum İstanbulun arka sokak lezzetlerinin keşfinde, düşüncem şiirlere, yazılara dalmış, kalbim desen şehrin bir ucunda, aklım desen memleket/iş-güç sorunlarında, cismim de dünyanın kuytu bir köşesinde kendince dünya turnesinde. 
-Hadi kalk iki çay koy, karşılıklı içelim. Toparlayalım şunları bir yere...

-Neli istersin?
-Sen`li olsun, gerisi fark etmez.








                                                  * * *

İlla ki çay sevenler ve kahve sevenler diye ikiye ayıracak olursak biz fanileri ben birincilerdenim. Ama yine de böyle bir ayrımcılığa ne gerek var şimdi, gecenin bu geçinde, hele de kışın...
Öyle bilindik çok çay içen insanlardan değilim. Ama türlü çay çeşitlerini denemeyi severim. Hem de sağlıklı yaşam niyetine değil ha, zevki için severim. Çayın kendisi de, hazırlanışı da, çay muhabbetleri de zevk alındığı sürece güzeldir, aslında bana göre hayatta var olan her şey öyle. İşin felsefesine inmeden çay çeşitlerine geçeyim iyisi mi...


Chai tea latte. Hint mutfağının vazgeçilmezidir kendileri, masala chai ismiyle de bilinir. İçinde siyah çay yaprakları, karanfil otu (clove/mixək), karabiber taneleri (peppercorn), hindistancevizi (nutmeg), anason (star anise/cirə), zencefil (ginger), kakule (cardamom/hil), tarçın (cinnamon), portakal kabuğu, vanilya, agave balı ve süt barındırır. Kışın alır insanı, sarıp-sarmalar sıcak bir battaniye edasıyla ve korur tüm kötülüklerden. 

 Ya buram-buram ilk bahar kokan çiçekli çaylara ne demeli. Yasemini, naneyi, amber çiçeğini haftalara böldüm de, papatyaya dokunmaya elim varmadı. 
Bir salı sabahı papatya çayı demleyeyim, balkonda çay sefası başka olur, olsun varsın işe de geç kalalım bir kaç saatliğine. Cemal Süreyanın dediği gibi `ne olacak sanki, cebimden mi gidiyor? Canımdan gidiyor!`.

 Ah bir de meyveli çaylar tabii ki. Ne çok anı birikmiş onlar üzerine. Hangi meyveye dokunsan bin bir peri masalı gibi uzun-uzun anılara ışık tutar. Portakallı, tarçınlı Noel Gecesi çayı geldi ilk aklıma da, ama bana kalsın onun hikayesi şimdi. 

 Konu çay olur da ince belli bardağı, tavşan kanı demlemeyı, kekikli siyah çayı anmamazlık edebilir miyiz? Ya insana diet bozduran sıcacık çıtır-çıtır sabah simitini (İzmir: gevrek)?


No comments:

Post a Comment